23 Nisan 2012 Pazartesi

Ben Amerikadayken-3

Amerikadaki öğrenim hayatımın ilk dersi, İstatistik idi. Araya, sora dersin verildiği binayı buldum. Sınıfa girdiğimde ders çoktan başlamıştı. Tek kişilik, aynı zamanda küçük bir masa gibi dizayn edilmiş sandalyelerden birine ürkek, çekingen bir halde oturdum. Sarışın bir kadın, yüzünde kocaman bir gülümseme İstatistik anlatıyordu, hem de İngilizce.Hayatımda ilk defa İngilizce ders dinliyordum.
Hiç birşey anlamıyordum. Yanımda oturan uzak doğulu sınıf arkadaşımın ne yaptığını, kitapta hangi sayfayı takip ettiğini izlemeye başladım. Çocuk bana bakıp gülümsedi ve anladı benim durumumu. Bana yardımcı olmaya başladı. Nihayet ders biterken, kitaptaki hangi soruların ödev (homework) olarak verildiğini de o gösterdi bana.
İlk günün sonunda anladım ki, yaz dönemi için en az iki hafta önceden okula gelmeliymişim. Bir hafta önce "oryantasyon" yani yeni öğrencilere okulun tanıtılma süreci tamamlanmıştı. Henüz derslerin başlamadığı bu dönemde öğrenciler birbirleriyle tanışıp kaynaşmakta, ayrıca okulun kütüphaneleri, bilgisayar odaları, bu birimlerden nasıl faydalanılacağı, örneğin fotokopi makinasının nasıl kullanılacağı, bilgisayarda hazırlanan bir çalışmanın nasıl, nerede yazdırılabileceği gibi daha bir çok ayrıntı oryantasyon döneminde yeni öğrencilere anlatılmıştı. Tabi ben tüm bu hayati bilgileri başım sıkıştıkça, birilerine sorarak öğrenebiliyordum.
Düşünün ki, Amerikaya gitmeden önce bilgisayar kullanmamış, internete hiç girmemiştim. Oysa burada ödevler internet veya intranet üzerinden veriliyor, bilgisayar üzerinden sınav oluyor, hocalarımızla bilgisayar üzerinden iletişim kuruyorduk. Hatta Ekonometri(Forecasting) dersimizi tamamen "computer room" dediğimiz bilgisayar odasında yapıyorduk.
Aslında bilgisayar teknolojisine bu derece yabancı olmam, ayrıca ingilizce pratiğimin TOEFL sınavıyla sınırlı olması benim işimi kat be kat zorlaştırıyordu. Sonuçta, sürekli baskı ve stres altında anlamaya, kavramaya çalışan ama anlayamayan ve kavrayamayan, bu yüzden sürekli mutsuz görünen bir adama dönüşmüştüm.
Bu halim ilk altı ay kesintisiz ve yoğun bir şekilde sürdü. It was a kind of nightmare, my man!..

Hiç yorum yok: